Gençlik Travmaları
Gençlik; bütün bir hayat boyu yaşanan ömrün üzerine inşa edildiği insan hayatındaki en önemli safhadır. Bizi biz yapan temel kişilik özelliklerimizin ilk kemikleşmeye ve biz olmaya başlayan dönemi olması açısından, diğer ömür evreleri içinde çok özel bir yere sahiptir. Karakter özelliklerimizin belirginleştiği, kendimizi yavaş yavaş anlamaya ve bilmeye başladığımız, ölene kadar ki kullanacak olduğumuz akıl ve ruh sağlığımızın temellerinin atıldığı en kritik yaş dilimi olması yüzünden hayatımızın bana göre en önemli evresi gençlik evresidir. Çocukluk ve gençlik yıllarını; bizi biz yapan tüm duygu, düşünce, inanç, davranış ve ahlak kalıplarının ilk “çekirdek deseni” olarak düşünecek olursak; bu desendeki en küçük bir desen hatasının dahi ana desende ne gibi görüntü ve desen çarpıklıkları, bozuklukları, hataları meydana getireceğini az çok tahmin edebiliriz. Bu desen örneğinden devam edecek olursak, insanın çekirdek deseni olan gençlik evresi; ne kadar çarpıklığa, desen bozukluğuna ve hatasına sahip olursa, doğal olarak desenin devamı da daha fazla çarpıklık, bozukluk ve gelişim hatalarını içinde barındıracaktır. Bu nedenle şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki; insanın gençlik yıllarına kadar üretmiş olduğu ya da ailesinin onun için tayin etmiş olduğu desen ne kadar sağlıklı, düzenli ve doğru olursa, bu terbiye ve ahlak deseni o insanın temeli olacağı için, doğal olarak hayatı da bu desenin üzerine inşa edilecektir. Gençlik yıllarına kadar ki olan hayat desenimizin bu nedenle olabildiğince sağlıklı olması gerekiyor ki geri kalan hayatımız da bu desenin üzerine doğru şekilde inşa edilebilsin ve hayat motifimiz olabildiğince güzel bir desen oluşturabilsin.
Günümüzün modern aile sistemi içinde insanlar ailesi tarafından ihmal edilmekten, yeterince sevgi, şefkat, merhamet, ilgi ve değer görmemekten, hayat boyu kullanacak olduğu temel hayat bilgilerinden yoksun bırakıldığından, varlığına ve tercihlerine saygı duyulmadığından, insanlıkla ilgili gerekli bilgileri alamadığından, karşı cinsi ile ilgili temel bilgilerden ve cinsellik ilminden mahrum bırakılarak yetiştirildiğinden dolayı ne yazık ki çekirdek desenleri istenilen güzellikte ve sağlıkta gelişemiyor. İşte bu nedenledir ki toplumda çekirdek deseni sağlıklı ve güzel gelişmiş insan sayısı nerdeyse bir elin parmakları kadar.
İnsanın büyün hayatı boyunca kullanacak olduğu bilgilerin daha hayatının baharında elde edemeden hayata atılmak zorunda kalmasının nasıl bir travma, korku, panik, endişe ve hatalar zinciri yarattığını yeterince anlayabiliyor muyuz acaba? Oysaki bir anne baba çocuğunun ilk 7 yaşına kadar bu temel hayat bilgilerini rahatlıkla çocuklarında inşa edebilir. Çocuklarımız bu hayati derecede önemli bilgileri anne baba gibi bir rehberden edinemediği için, hayatları boyunca savrularak depresif bir hayat yaşamaya mahkûm oluyorlar. Modern anne babanın bu hayat bilgisi donanımlarından bu kadar yoksun olması ne kadar acı bir şeydir. Çünkü onlarda da bu bilgiler yok! Bu ve benzeri hayati sorunlar yüzünden anne babaların çocuklarında bıraktıkları yaşam bilgisi boşluğunu, insanlar hayatları boyunca tecrübe etmek üzerinden tahsil etmek zorunda kalıyorlar. Koskoca bir hayat bu bilgilerin doğrularını yanlışlarını tecrübe ederek toplamakla geçiyor. Oysaki anne babaların asli görevlerinden bir tanesi de çocuklarına hayat rehberliği yaparak onlara insanlığın temel yaşam bilgilerini aktarmaktır. Bir anne baba çocuklarına bu bilgileri aktarmadığı taktirde insan daha çocuk ve genç yaşında kendine güvensiz, korkak, cesaretsiz, endişe dolu olarak hayata karşı olumsuz bir bakış açısı geliştiriyor. Bu temel üzerine yükselen bir psikoloji ile evleniyor ve ondan sonra birçok evlilik sorunlarıyla baş etmek zorunda kalıyor. Bu sorunların yol açtığı problemler; “kişinin psikolojik ve sosyal olarak, biyolojik beden yaşıyla örtüşmeyen bir yaşta olmasına, psikososyal olarak hala çocukluk ya da gençlik yıllarına saplanıp kalmış olmasına, duygusal olarak bir türlü büyümemesine ve evlilik gibi hayatın çok ama çok önemli bir kararının ve yaşam evresinin altında kalmasına neden oluyor.” Çalıştığım birçok kadın ve erkeğin evlilik problemlerinin altında her ne kadar ilk başlarda iletişim sorunu varmış gibi gözükse de, aslında sorunlarının altında bu gibi çekirdek desen problemlerinin olduğunu gözlemledim.
Kişinin biyolojik yaşı 35-40 ya da 50 olabilir. Ancak akıl ve duygu yaşının 7-10-13 yaşında olduğu durumlara o kadar çok rastlıyorum ki inanılmaz geliyor bana bu durum. Birçok karı kocanın birbirinden nefret ederek ettikleri kavganın temelinde, büyüyememiş ruhlarının ve akıllarının çektikleri acılar yatıyor aslında. Problemlere daha derinden odaklandığınızda bir de bakıyorsunuz ki 50 yaşındaki bir insanın sorunu aslında, 8 -9 yaşlarına saplanıp kalmış olduğu bir sorun ve o kişinin bünyesinde artık kemikleşmiş bir hal almış. Bu açıdan baktığımız zaman insanın çocukluk ve gençlik yıllarındaki oluşan psikososyal yapısının; geri kalan hayatını belirlediğini rahatlıkla ifade edebiliriz. Neyimiz var neyimiz yoksa gençlik yıllarına kadar aslında belirlenmiş oluyor ve geri kalan yaşamımızdaki kişiliğimiz gençlik yıllarındaki kişisel özelliklerimizin dalını budağını oluşturuyor bir şekilde. Ben bu durumu, sürekli renk değiştiren ama şekli hiç bozulmayan bir aynaya benzetiyorum. Her yaş diliminde farklı bir renk alan bu ayna, sabit olmak şartıyla gösterdiği renkler her yaş evresinde sürekli olarak başka bir renge dönüşüyor.
Gençlik yıllarında psikososyal yönden alınan hasarların karakter ve kişilik desenimize olan etkisini asla hafife alamayız. Hayatımızın baharında aldığımız karakter deseninin üzerine ne inşa edersek edelim, temelimiz ne yazık ki hiç değişmiyor. Kötü, çirkin ve bozuk bir desene sahip insanların hayatlarında yolunda giden nerdeyse hiçbir şeyin olmaması boşuna değildir. Desenlerimizin bozuk olmasında elbette ilk olarak ailenin sonra da çevrenin etkisi söz konusudur. Ancak desenimize asıl rengini verenin biz olduğunun bilgisini de asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Hayatlarına kendi istedikleri desen rengini verebilen insanlar işte bunu keşfetmiş olan insanlardır.
Merkezimizde gençlerimize yönelik olarak hayat desenlerinin nasıl güzel ve iyi bir motif oluşturabileceği ile ilgili yoğun içerikli eğitimler ve terapiler vermekteyiz. Çocuklarımızı ve gençlerimizi seviyoruz. Onların hayat desenlerinin güzel ve doğru olması devletin bekası için olmazsa olmaz bir şart. Devletin çekirdeği ailedir. Eğer aile çatlarsa devlet çürür. Bu bilinçle gençlerimize hayat rehberliğine yönelik olarak hizmetler sunmaktayız.