Evlilik Travmaları

   Evlilik içi cinsel travmalar başlığı adı altında ifade etmiş olduğumuz her husus bu başlık için de geçerlidir. Tekrarını ifade etmemek için önce o başlık altındaki bilgileri okumanızı tavsiye ediyorum. Ardından da aşağıdaki bilgileri okumanızı.

 

   Evlilikteki birçok sorun iki soruna bağlı olarak gelişmektedir. Bunlar:

 

   1- Birbirine insanca güzel bir şekilde muamelede bulunmama.

 

   2- Birinci sebebe bağlı olarak bozulan cinsel hayat.

 

   Bu iki sorunun sarmal haline geldiği durumlarda boşanmak kaçınılmaz son olmaktan çıkar ve bir zorunluluk haline gelir. Şurası bir gerçek ki evlilik travmalarını besleyen bu iki sorundur. Her sorun bu iki sorundan birisine ya bağlıdır ya da ikisine birden bağlıdır. Sorunları çözememek durumu devam ettiği müddetçe doğal olarak, bunlar küçükten büyüğe doğru bir dizi travmalar zinciri oluşturacaktır. Evlilik travmalarının en tehlikelisi iletişimsizlikten kaynaklanan travmalardır. Bu travma yatak hayatındaki travmalara da kaynaklık eden ana sorundur. Yapılan araştırmalara göre karı koca arasındaki iletişimsizlik bir müddet sonra, cinsel iletişimsizliğe dönmektedir. Bu zincir kurulmaya başladıktan sonra maalesef boşanmak artık bir zaruret halini alıyor.

 

   Karı koca arasındaki iletişimsizliğin yol açmış olduğu cinsel iletişimsizlik; çok büyük ve tehlikeli evlilik problemlerine yol açmaktadır. Boşanmaya giden yol iletişimsizlikten geçiyor ne yazık ki. “Çiftlerin konuşacak paylaşacak bir şey bulamamaları; aralarındaki sevgi ve saygı enerjisinin dönmemesine neden olduğu için nihayetinde yatakta da sevgi ve saygı üretmek doğal olarak mümkün olmuyor.” Bu nedenle aradaki sevgiyi ve saygıyı birbirine aktarabilecek bir iletişim dili geliştirilmesi hayati derece önem arz ediyor. Bana gelen ailelerde gördüğüm ve keşfettiğim bir durum var. Çiftler ne zaman ortak dilde paylaşım yapmayı bırakmışlarsa o andan itibaren yatak hayatları da durmuş. Konuşmak, iletişimde bulunmak, hayatı paylaşarak yaşamak, aralarındaki sevgiyi ve saygıyı enerjileriyle birlikte birbirine aktarmak, yatak hayatının ve cinsel mutluluğun teminatı ve garantisidir. Bunu yapmayı terk eden ailelerdeki gelişen hastalıklar ne yazık ki toplumu ifsat edecek türden.

 

   İletişimsizliğin ana nedenleri; özgüven eksikliği, sorumsuzluk ve saygısızlıktır. Özgüvensiz, sorumsuz ve saygısız bir insan, eşiyle sağlıklı bir iletişimde bulunamaz. Neden kişi özgüven eksikliği yaşar? Anne babası tarafından öyle yetiştirildiği için. Kişi neden saygısızdır? Kendini aşağıladığı ya da karşısındakini aşağılama ihtiyacı içinde olması yüzünden. Kişi neden sorumsuzdur peki? Aşağılık kompleksi hisseden bir insan kendini sorumlu hissetmez ve karşısındaki insana karşı kibir geliştirmişse elbette saygı duyamaz. Bu üç durum eşlerin arasındaki birbirine aktarılacak olan sevgiye ve saygıya kesinlikle engel olur. İletişimsizlik bir seçimdir. İletişimde kalmayı seçmediğiniz müddetçe sorumluluk geliştiremeyecek ve eşinizi de kendinizi de mutlu edemeyeceksiniz.

 

   Kadın için en büyük travma nedeni eşinin kendisi ile iletişimsizliğidir. Kadın bünyesi bu iletişimsizliği; terk edilmek, baştan savılmak, ciddiye alınmamak, zulme uğramak, reddedilmek, saygısızlık, haksızlık, kovulma, evlilikte tek başına bırakılma, hakaret ve daha birçok şey olarak algılar. İşin ilginç yanı iletişimsizlikte bulunan kadınların eşleri olan kocalar da aynı şekilde bu durumu böyle anlıyor. Bu nedenle kadınlar böyle anlar erkekler şöyle anlar şeklinde bir ifade yerine, kendisiyle iletişimsizlikte bulunulan insan konuyu böyle anlıyor şeklinde ifade etmek daha doğru olur.

 

   Dinimiz iletişimsizliğin yol açacak olduğu her türden sorunu taraflara yüklediği sorumluluklarla engellemiştir. Her iki cinsin de dinen birbirine karşı sorumluluğu vardır ve bunun en önemli ayağından birini de duygusal sorumluluklar oluşturur. “Günümüzün modern karı koca hukukunda eşlerin birbirlerine karşı sorumlulukları; kişilerin kafalarına göre tayin ettiği ölçüde ve çaptadır. Bu da evliliklerin dengesini bozmakta ve evlilikten hasıl olması beklenen maksadın gerçeklememesine neden olmaktadır.” Bununla birlikte günümüzün ailesinden beklenen sağlıklı kuşakların yetişmesi için ebeveynlerin çocuklarına aktarması gereken sağlıklı aile bilgilerinin de yok olması yüzünden artık, karşılaştığımız sorunların hacmi beklentimizin çok üstüne çıkıyor maalesef.

 

   Evliliğin devamı sağlayarak ve sağlıklı bir şekilde işlevselliğini sürdürerek toplumun ayakta durmasını sağlayacak olan en önemli unsur; kadın erkek ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesine bağlıdır. Kadın erkek ilişkilerinde ve iletişiminde meydana gelen her türden aksaklıklar, bozukluklar ve dengesizlikler doğal olarak sağlıklı ailelerin ortaya çıkmasını engelleyecektir.

 

   İlahiyat fakültesinin sınavlarına girdiğim bir gün okul sıralarına çocukların ve gençlerin yazdığı yazıları okudum. Sıralar karalanmış, kirlenmiş ve kazınmıştı. Sınav öncesi okuduğum sıradaki yazılar ne yazık ki sınavımın kötü geçmesine etki edecek kadar korkunçtu. Bu çocuk yaştaki insanlarını kalemlerinden ve bıçaklarından sıralara akan şeylere baktığım zaman maalesef şu zanna kapıldım. Sanki bu insanlar 30-40 yıl boyunca hapishanede kalmış ve hapishaneye düşmelerini sağlayan her türden suçları işlemişlerdi. Sınav sonrası okulun civarındaki bir büfeye okulun durumunu sordum. Suç oranı ve hareketliliğin bayağı yoğun olduğunu söylediler okul için. Hiç şaşmadım. Elbette öyle olacaktı. Okul sıralarına kazınmış yazılara bakarak bir ülkenin gençliğinin ne halde olduğunu rahatlıkla anlayabileceğiniz gibi, o ülkenin geleceğinin de nasıl olacağını doğru bir şekilde tahmin edebilirsiniz. Bu başımdan geçen olayın etkisini hala üzerimden atabilmiş değilim. Eğer üzerimde telefonum olsaydı çekmek ve sizlerle paylaşmak isterdim. Ama maalesef sınava telefon sokulmuyordu. Demem o ki; bir toplumun gidişatını ve devletin bekasını önceden hesaplayabilmek mümkündür. Bunu ölçebilmek için önce kadın erkek ilişkilerine ve çocukların anne babasıyla olan ilişkilerine bakmak tek başına bile yeterli gelebilir.

 

   Netice itibariyle bir devletin varlığını devam ettirebilmesinin tek yolu sağlıklı ve huzurlu vatandaşlara sahip olabilmektir. Aile çekirdeği çatlamış milletlerin tarih sahnesinde var olmaya devam edememesi herhalde bir tesadüf olmasa gerek. Biz bu şuurla gelen danışanlarımıza evlilik şuuru bilinci ciddiyeti aşılarken bir yandan da mevcut aile sağlıklarını daha da iyileştirebilmeleri için elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Evliliklerimiz iyileşmeden devletimizin işleyişindeki bozukluklar düzelmeyeceği gibi, aydınlık bir geleceğimizin de var olması düşünülemez.