Evlilik ve Aile Danışmanlığı Sertifika Eğitimi
Evlilik ve aile danışmanlığı hizmeti vermek; son derece alanına hâkim olmayı ve kendine güvenmeyi gerektiren, tecrübe, birikim, yüksek donanım, profesyonellik, performans ve mesai isteyen, kendine has bazı riskleri olan, büyük bir emek ve fedakarlıkla ancak olumlu sonuçların alınabildiği, kimi zaman sabrın sınırlarını zorlayan çok ciddi birçok süreci içerir. Evlilik ve aile danışmanlığı mesleğinde hâkim olunması gereken konuların derinliği ve çokluğu, ihtiyaç duyulan bilgi türündeki çeşitlilik, yoğunluk, değişen toplum yapısıyla ilgili olarak sürekli kendini güncel tutmak zorunluluğu, aile danışmanı olacak kişiyi ister istemez hem psikolojik hem sosyolojik hem de din, kültür ve teknoloji bağlamında oldukça donanımlı olmaya mecbur bırakmaktadır. Kapitalist dünya görüşünün insanlığa dayatmakta olageldiği psikososyal modern sistem; kendi içinde şer konusunda derinleştikçe ve dallanıp budaklandıkça, insanoğlunu da içinden çıkılması oldukça zor olan psikososyal problemlerin içine gömmektedir. İnsan türünün karşı karşıya kaldığı programlanmış kapitalist hayat düzeni, bir taraftan insanlığı sömürerek yiyip tüketmekte, diğer taraftan sistemini güncel tutmak için insanı bir ürün ya da deney faresi gibi kullanmakta, bir yandan da sanki insanlıkla dalga geçer gibi bütün bunların sorumlusu olarak yine insanı mesul tutmaktadır. Bu durumun yol açtığı anormal ve olumsuz etkiler, tabiki doğal olarak insanlığın kafasını karıştırmakta ve kendi akıl ve ruh sağlığından makro ve mikro düzeyde şüphe etmesine yol açmaktadır.
Kabul etmemiz gerekir ki dünya kurulduğundan bu yana hiçbir zaman tarihte olmayan bazı şeyler son 350 yıldır çok normalmiş gibi olmaktadır. Bunların en can alıcı önemde olanı; son 100 yılda dipten uca eşi benzeri görülmemiş bir şekilde kapitalist sistemin “yeni dünya düzeni” adı altında kadın erkek ilişkilerini baş aşağı çevirerek tersine inşa etmesi ve aile kurumunu kendi şer çıkarları doğrultusunda fıtrat desenini bozarak yeni bir şer sistemi ile tekrardan yapılandırmasıdır. Evlilik oranlarındaki dikkat çekici düşüşler, boşanma sayısındaki ve yalnız başına hayat sürme tercihlerindeki artışlar, hızla yaşlanan nüfus, üreyememe sorunları gibi birçok faktör bizlere; gidişatın insanlık adına tehlike çanlarının kırılırcasına çaldığını gösteren çok bariz alametlerdir, eğer doğru şekilde bu alametleri ve getirilerini okumasını bilerek öngörüde bulunabilirsek.
Kapitalist sistemin insanlığa ve insan yaşamına musallat olmasının en ağır sonuçlarını kadın erkek ilişkilerinde yani aile kurumunda aramak gerekiyor. Günümüzdeki yapılan araştırmalara göre küresel anlamda tüm ulus devletler, milletler ve insan toplulukları çok tehlikeli ve ciddi bir düzeyde toplumsal çözülme süreçleri yaşamaya başlamışlardır. Bu sürecin en net gözlemlenebildiği nokta ise toplumun çekirdeği olan aile kurumundaki çözülmeler ve parçalanmalardır. Aile kurumunun parçalanması uzun vadede nefret ve husumet duygularıyla yıkım süreci içine girmiş olan insan topluluklarının, birbirini yok etmesiyle sonuçlanacak olan büyük savaşlara ve kaos ortamlarının doğmasına yol açacaktır ki; gelişmelere bakacak olursak bu sürecin uzun vadede gerçekleşecek olan kısmı günümüzde tamamlanmak üzeredir. Görünen o ki; küresel savaşın ayak sesleri insanlığın kapısına dayanmış durumda. Bu tehlikeli hakikat ulus devletlerin aile kurumunu yeniden fıtrata uygun bir şekilde yapılandırmalarını zorunlu kılıyor ve aile kurumuna (doğal olarak da insan türünün gezegendeki varlığına) tebelleş olmuş kapitalist şer gücüne, aileden el çektirmek için insanlığın kapitalizm ile bir an önce çatır çatır savaşmasını gerektiriyor.
Kişisel araştırmalarımla elde ettiğim bulgulara göre genel manada ve küresel ölçekte, ne yazık ki dünya milletleri bu konudaki yaklaşan korkunç yıkım ve savaş tehlikesini yeterince öngöremiyor, konuyla ilgili neler yapılması gerektiğini bilemiyor ama yine de kendi toplumlarını koruma altına alabilmek için (insan doğasına uygun olmasa da) bir takım bazı önlemler almaya çalışıyorlar. Özellikle Avrupa ülkelerinin aldığı önlemleri incelediğimde bunların toplumu bir arada tutmak için ne yazık ki artık hiçbir işe yaramadığını gördüm. “Annesi babası belli olmayan çocuk sayısındaki inanılmaz artışlar, alkol ve kötü madde kullanımı bağımlılığının tırmanışa geçmesi, antidepresan kullanımıyla ilgili dehşet verici rakamlar, mutsuz ailelerin giderek çoğalması, boşanma vakalarındaki patlamalar, evlilik sayısındaki tehlikeli düşüşler, cinsel sapkınlıklar ve bunu besleyen en önemli kaynak olan porno endüstrisinden elde edilen kazancın dehşet verici boyutlara ulaşması, yalnızlık sendromunun artık kronik bir hastalık haline gelişi gibi bir çok faktör” ne yazık ki insanlığın ve insan yaşamının gezegen üzerinde kapitalist sistem tarafından paramparça edildiğini gösteriyor bizlere.
Yukarıda bahsi geçen konular ve bu konulara eklenebilecek daha birçok veri, aile danışmanlığı mesleğinin ne kadar ağır yükleri olduğunun ve ne kadar ciddi sorumluluk gerektiren bir meslek olduğunun göstergeleridir. Bu mesleği yapabilmek için psikolojiye, sosyolojiye, sosyal psikolojiye, kültürel antropolojiye, anatomi bilgisine, cinsellikle ilgili her türlü doğru bilgiye, çocuk, ergen ve genç psikolojisi bilgisine, din, kültür ve teknoloji bilgisi gibi birçok dalı budağı olan bilgilere en azından temelde hâkim olmanız gerekiyor. Bunların dışında yine birçok bilgiye daha hâkim olmanız gerekiyor, mesela; enerji tıbbına, elektromanyetik bilgiye, manyetik bilgiye ve tabi ki fıtrat bilgisine. Ama bütün bunlardan da önce aile danışmanı olma şuuruna, bilincine ve sevgisine sahip olmanız gerekiyor. Merkezimizde belki de size kazandıracağımız en önemli bilgi; bu şuur ve bilinç değişimi olacaktır.
Aile danışmanlığı mesleğini gerçekten icra edebilmek için hiç olmazsa psikolojiyi ve sosyolojiyi; din, kültür ve teknoloji noktasında birleştirebilmeniz ve aklınızda bunları birbiriyle çelişmeyecek şekilde doğru bağlantı noktalarıyla birbirine bağlayabilmeniz gerekir. Sadece sosyoloji bölümünden mezun olarak, birkaç yüz saatlik teorik bir eğitim alarak sertifika aldıktan sonra kendinize bir ofis açsanız da gerçekten de bir aile danışmanı olamazsınız. İnsan psikolojisini öğrenmeden ve toplumu kılcal damarlarına kadar inerek tanımadan, uzun yıllar sahada çalışmadan, vaka incelemesi yapmadan, alana ait alt ve üst konuları yerli ve yabancı kaynaklardan okumadan yani daha doğrusu kendinizi ve hayatınızı bu alan için uzun bir yatırım aracına dönüştürmeden, aile danışmanlığı mesleğinde profesyonellik kazanmanız kesinlikle mümkün olmayacaktır.
Bir aile danışmanı içinde yaşadığı milleti ve toplum yapısını tanımadan aile danışmanı olamaz. Ki bu da zaten yeterli değildir. İnsanlığı tanımak gerekir her şeyden önce. İçinde yaşadığımız toplumla ilgili kendimize ait fikir, görüş ve yorumlarımızın olması başka bir şeydir, toplumla ilgili doğruları bilmek ve bunları uygulamak çok başka bir şeydir. Diploma ve artı bir sertifika sizi ismen aile danışmanı yapacaktır ve size kısa vadede bir miktar para da kazandıracaktır. Ama uzun vadede ne yazık ki bu sizi aile danışmanı yapmayacağı gibi insanlar tarafından da yetersiz bulunacağınız için uzun vadede para kazanmanız da yine mümkün olmayacaktır, eğer para sizin için önemli ise tabi diyorum bunu. Kendinizi gerçekten de bir aile danışmanı olacak şekilde ve toplumu etkileyerek yönetecek güç ve şuur hali üzere yetiştirmelisiniz. Aile danışmanı demek toplum mühendisi olmak demektir ve bu mühendislik alanı birçok bilim dalını aklınızda bir araya getirmenizi ve ruhunuzda da bu bilgilerin güçlerini toplamanızı gerektirir. Bu da yeterli değildir. Aklınızdaki bilgilerle ruhunuzdaki güçleri doğru şekilde harmanlamalı ve doğru şartlarda bu ikisinden elde ettiğiniz etkiyi nasıl kullanmanız gerektiğini de bilmelisiniz. Kısacası insanı mikro ve makro ölçekte ilgilendiren her alana en azından temelde hâkim olmanız şart. Bu mesleği hakkıyla icra edebilmek için insanı ve insan toplumunun dinamiklerinin temel yapısını mutlaka doğru bilgilerle bilmelisiniz.
Aile danışmanlığı mesleğine ülkemizde korkunç derecede ihtiyaç duyulduğu halde ne yazık ki yeterince doğru şekilde geliştirilmeyen bir meslek. Bunun birkaç nedeni olduğunu düşünüyorum:
1-Yaklaşan küresel ölçekteki yıkımların nelere yol açabileceğinin doğru şekilde ulus devletler tarafından öngörülememesinin vermiş olduğu küresel tembellik ve şuur bozukluğu.
2-Milletlerin kendi içlerinde parçalanma bölünme süreçlerini doğru sebep sonuç ilişkisi içinde okuyamamaları ve sorunun kaynağını tespit konusunda da doğru “psikososyal istihbarat bilgilerine” sahip olmayışları.
3-Çözüm üretme konusunda doğru veriler elde edemedikleri için doğal olarak sorunları da doğru tekniklerle çözememelerinin yol açtığı kangren olmuş sorunlar.
4-Kapitalist sistemin ulus devletlere dayatmış olduğu kapitalist sosyal politikalar yüzünden, gerçek sorunların bir türlü doğru tespit edilememesi. İşin daha da kötüsü insan fıtratına aykırı olacak şekilde sosyal politikalar üretilmesi.
5-İnsanlığı ilgilendiren ne kadar önemli ve hayati konu varsa bu alanların sorun üretecek şekilde yapılandırılabilmeleri için küresel şer odaklarının bu alanlara devasa para kaynaklarını aktarması. Yani sorunu kasten parayla beslemeleri.
6-İnsanların teknoloji ile cahil bırakılmaları yüzünden düşünmek gibi bir var oluşsal eylemi terk etmeleri. Düşünen insan mutlaka sorunları çözer. Çözülemeyen her sorun ya insanın üzerinde düşünerek çare aramaması yüzünden ortaya çıkar, ya da o sorunlar sırf var olan hayat konforunu bozmamak için üzerine yatıldığı için çözülmez.
7-İnsanların stres ve keder konusunda anormal bir şekilde geliştirdikleri duyarsızlaşma sürecinin insanlarda kronik hale gelmesi. Kabullenilmiş çaresizlik sendromunun gezegende moda olması.
8-İnsana ve hayatına hak ettiği değeri vermemek ve kendi değerinden habersiz olmak suçunu işlemek.
Bu liste uzar gider.
Netice itibariyle; kapitalist sistem son 60 yıldır insanlığı iyice köşeye sıkıştırmış ve insanlığın elinde kalmış son mutluluğu olan aile olma hakkını da zorla gasp etmeye başlamıştır. Bunu da kadın ve erkek arasında husumet ve nefret tohumları ekerek başarabilmiştir. İnsanlık son hızda yaklaşan tehlikenin farkına varmazsa eğer; bir şey yapabilmek için hiç zaman bulamayacak ne yazık ki. “Çünkü şer gücü tarafından küresel ölçekte sürekli her geçen gün şiddeti ve yoğunluğu artırılan milletlerin ve kitlelerin huzursuzluğu ve bunun yol açacak olduğu büyük yıkım ve kaos; her geçen gün mayalanarak daha da kabarmakta olduğu için, yaklaşan kaos dönemi gezegendeki psikososyal yaşamı nerdeyse durduracak bir noktaya getirmek üzere. Kitleleri saran tehlikeli ve ciddi bir huzursuzluğun yol açacak olduğu maliyetleri görmezden gelmenin neresi akıllıca?” Bu nedenle çok acil bir şekilde ulus devletlerin küresel ölçekte artan bu şer tansiyonunu bir an evvel düşürmeleri gerekiyor. Ülkemizde bunun en birincil ayağını oluşturan kısmın aile ile ilgili güncellenmesi gereken sosyal politikalar olduğunu düşünüyorum. Mevcut politikalar; insan doğasına, fıtratına ve toplumsal yapısına son derece ters çünkü. Bu sosyal politikalarla ülke olarak var olmaya devam edemeyeceğimiz ortada. Aile danışmanlığı kısaca özetlemiş olduğum bu tablonun tam kalbinde yer alan bir meslektir ve eğer doğru şekilde yapılandırılarak oturtulursa ve iş hacmi kazandırılırsa bir devleti yeniden ayağa kaldıracak güce ve etkiye ulaşacaktır.
FARKIMIZ:
Merkezimizde verilecek olan eğitimlerin diğer merkezlerde verilen eğitimlerden bazı yönlerden çok önemli farklılıkları vardır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
1-Eğitimlerimiz en az 25 yıllık bir deneyimin neticesinde elde edilen psikolojik, sosyolojik ve dini bir birikimin ders müfredatı şeklini almış akademik bir süreçtir ve her eğitim seansı, mutlaka bir sonraki eğitim seansının temelini oluşturacak ve birbirine bağlı olacak şekilde yapılandırılmıştır. Eğitimlerimiz birbirinden önemli, birbirine bağlı modüllerden oluşmaktadır ve mesleki hayatta en acil ihtiyaç duyulacak bilgilerin önem sırasına göre düzenlenmiştir.
2-Eğitimlerimiz piyasadaki mevcut klasik ve teorik aile danışmanlığı sertifika eğitim programlarının içerikleri gibi teorik bir temele dayanmamaktadır. Çünkü teorik bilginin insan hayatında yeterli bir karşılığı olmadığı gibi uygulama alanı da nerdeyse yok denecek kadar azdır. Bu nedenledir ki eğitimlerimiz teorik bilgi yerine hayatın içinden gelen “pratik ve işlevsel bilgi temeline” dayandığından hayatta mutlaka karşılığını bulacak olduğunuz bilgilerdir. Yılların kazandırdığı tecrübeyle ve uzun süre süren saha çalışmalarından sonra anladım ki; işlevsel bilgilerin hepsinin de hayatta mutlaka bir kullanım alanı ve karşılığı var ama teorik bilginin yok.” Bu konudaki en büyük sorun; öğrenmiş olduğunuz klasik ve teorik bilgileri yıllarca sürecek olan bir emekle pratik bilgiye sizin çevirmeniz ve manalandırmanız gerekmesidir, yani teorik bilgilerinizi uygulanabilir pratik bilgilere dönüştürmelisiniz kısaca. Hayatınızı bu uğurda gömmeden bunu başarmanız taktir edersiniz ki nerdeyse imkânsız! Bu gerçekten hareketle; insanların gerçekten de kullanabileceği, işlerine yarayacağı ve karşılığını gerçek hayatta bulabilecekleri bilgilere şiddetle ihtiyaç duyduklarını ama sırf bu bilgiler hayatlarında olmadığı için çok büyük sıkıntılar çektiklerini ve geri dönülmesi zor hatalar yaparak hayatlarını gereksiz yere mahvettiklerini fark ettim. En az 25 yıldır yapmış olduğum okumalar, gözlemler, saha ve vaka çalışmalarından sonra, insanların hayatları boyunca ihtiyaç duydukları “acilen lazım olan hayat, evlilik ve aile olma bilgilerini” toparlayarak siz kıymetli aile danışmanları ve aile danışmanı adayları için muazzam bir ders müfredatı oluşturdum. Bu bilgileri yıllardır insanlarla paylaşıyorum ve kullanıldıkları zaman bu bilgilerin son derece işe yaradıklarını ve kullananların da hayatlarının son derece olumlu yönde değiştiğini gözlemledim. O nedenle ders müfredatı şeklinde hazırlamış olduğum bu hayat kuran ve kurtaran bilgiler; uzun yıllar tecrübe edilmiş, denenmiş ve kesin olarak işe yarar bilgiler oldukları ispat edilmiş bilgiler olduğu için, altın değerinde kıymetli hayatın zorunlu bilgilerinden oluşmaktadır.
3-“Yukarıdaki belirtmiş olduğum gerçekten hareketle, merkezimizde hizmete sunduğumuz bilgiler bir aile danışmanı için inanılmaz derecede hayati önemdedir. Çünkü saha çalışması yapmak, vaka incelemelerinden gerekli tecrübe bilgilerini çıkarmak, insan ve toplum psikolojisini doğru şekilde çözümlemek, hayatın içinden gelen gerçek sorunları gerçek ve doğru bilgilerle, teknikler ve yöntemlerle çözmek, alan ile ilgili yoğun bir okuma süreci içine girerek alanı yerli ve yabancı kaynakları okumalar üzerinden tanımak, kendini bu meslekte geliştirmek için uzun yıllarını vermek, çok bilinmeyen ve nerdeyse hiç kullanılmayan ama alan açısından son derece inanılmaz derecede önemli olan manyetik ilmiyle ilgili doğru bilgileri bilmek için taktir edersiniz ki bir aile danışmanı olarak meslekte en az 15 yıl gibi bir zaman geçirmiş olmak gerekir ki, mesleğinin ehli olan toplum mühendisliği konusunda aranır bir insan haline gelebilesiniz. Biz bu süreyi olabildiğince kısaltabileceğiniz bir eğitim vereceğimizi taahhüt ediyoruz size. Çünkü alacak olduğunuz eğitimler mevcut piyasada satılan ve pazarlanan klasik ama yeterli olmayan, eğitimi aldıktan sonra piyasa ile müstakbel aile danışmanını baş başa bırakan bilgilerden çok daha farklı bir sistemle oluşturulmuş ve 25 yıldan daha fazla bir sürenin birikimiyle akademik müfredata dönüştürülmüş bilgilerden oluşmaktadır. Doğru şekilde kullanır ve uygularsanız kısa zamanda kendinizi zirvede bulursunuz. Unutmayın ki aile danışmanlığı mesleği tam anlamıyla ehliyet ve alana hakimiyet gerektiren bir meslektir. Alanınıza gerektiği kadar hâkim olamazsanız başarılı olamadığınız gibi kısa zamanda piyasadan silinir gidersiniz. Çünkü insanlar sizi sorunlarını çözmek konusunda yeterli bulmadığı taktirde bir daha size gelmeyi tercih etmeyeceklerdir doğal olarak. Bu yüzden son derece donanımlı, yetkin, etkili, profesyonel ve psikososyal kontrol gücüne sahip olmalısınız.”
Günümüz şartlarında bir aile danışmanı olabilmek için sosyoloji diplomasına ilave olarak MEB onaylı bir sertifika da almanız gerekiyor. Kendim de bu süreçten geçmiş birisi olarak sürecin nasıl işlediğini gayet iyi biliyorum. Bu sertifikayı almanız için mesleğe giriş adına vermeniz gereken mesai (en az 450 saat aile danışmanlığı eğitimi almak gibi) içeriği son derece yetersiz bir eğitime zaman, emek eve para harcamanız gerekiyor maalesef. Ben sertifika almadan önce uzun bir süre piyasadaki aile danışmanlığı ders müfredatlarını incelemiştim. Açık konuşmak gerekirse bu ders müfredatları ülkemizde yeni yeni gelişen aile danışmanlığı mesleği için son derece umut verici olsa da içerik olarak inanılmaz derecede kısır, yetersiz, hayatın gerçeklerinden ve ihtiyaçlarından olabildiğince uzak olduğunu belirtmek isterim. Üstelik aile danışmanlığı gibi son derece karmaşık ve çoklu disiplinle çalışmayı gerektiren bir alan için piyasada verilen sertifika eğitimlerinin şahsen yeterince işe yarar olduğunu hiç mi hiç düşünmüyorum. Çünkü verilen eğitimlerin içerikleri tam olarak aile danışmanına yol gösterecek, yöntemler öğretecek, aile danışmanlığı mesleğine yeterince hitap edecek ve işe yarayacak türden değil. Değişen dünyanın ve gerçeklerin sorunlarına ya da ihtiyaçlarına çözüm üretmekten aciz bilgiler bunlar. Verilen eğitimlerle bir unvan sahibi olunabilir ancak uzun vadede psikososyal anlamda bunların toplumsal kalkınmaya hiçbir etkisi olamaz. Zira ne hayatın içinden gelen bilgiler sertifika eğitimiyle veriliyor ne de aile dediğimiz hücrenin çalışma mekanizmasının bilgileri doğru şekilde öğretiliyor. Hangi aile danışmanlığı eğitimi olursa olsun hangi kurum bu eğitimleri verirse versin, biz aile danışmanlarının gerçek ihtiyacı olan “yeni türden bir psikososyal bilgi türü” ihtiyacını bu sertifika programları karşılamıyor ne yazık ki. Bunun yerine artık çağın problemlerine yetişemeyen, geri kalmış ve toplumsal değişim hızını yakalayamayan eski türden psikososyal bilgiler kullanılıyor hala. Bu bilgiler ışığında sosyoloji mezunu birisinin aile danışmanlığı yaparak isim yapması eğer kendini biraz da geliştirmemişse nerdeyse imkânsız gibi. Küresel şer gücünün kapitalist sistemi hayatımızda psikososyal baskı aracı olarak kullanarak bize dayattığı hayat şartlarıyla mücadelede, mevcut psikolojik ve sosyolojik bilgilerin artık yeterli gelmediğini anladım. Bu nedenle yeni dünya düzeni içinde mevcut psikososyal bilgilerin ve yöntemlerin dışına çıkarak daha farklı yöntem ve bilgiler üretmemizin bir zorunluluk haline geldiğini düşünüyorum. Teknolojinin toplumları dönüştürme gücü karşısında mevcut psikososyal bilgilerimiz çağın hızını yakalayamadığı gibi insan ve toplum söz konusu olduğunda ürettiği çarelerin de insanlar tarafından artık kabul edilmediğini ve reddedildiğini anladığım gün, hayatımdaki en büyük şoklardan birisini yaşamıştım. Bu durum; psikolojiye ve sosyolojiye gömdüğüm eğitim yıllarımı nerdeyse buharlaştıran bir düşünceye beni sevk etmişti. Uzun yıllar insanların; psikolog, psikiyatr ve psikolojik danışmanların ifade ettikleri şeyleri kabul ederek sorunlarını çözebildikleri yanılgısıyla yaşadım. Danışanlarım bana şunu öğretti; onların aklı, ruhu ve vicdanı benim sorunlarını çözmeme izin verirse ancak ben sorunlarını çözebilirim. Onların kabul etmediği çözümlerin bir anlamı yok, çözüm doğru bile olsa. Sorunlarını sizle çözmek istemezlerse insanlar, siz ne kadar profesyonel olursanız olun asla o sorunu çözemezsiniz. Çünkü yaptığınız iş; bir insana sorununu çözdürmek veya sorununu çözmeye onu ikna etmek, ama siz onun hayatındaki hiçbir sorunu çözemezsiniz, karşınızdaki danışan bunu istese bile. Bir danışanım akademik bütün bilgilerimi alt üst eden bir şey ifade ederek beni şaşkına çevirmişti: “ben bazen bilerek şizofren numarası yapıyorum. O numaraya ihtiyacım oluyor çünkü” demişti. Danışanımın bu cümlesi mesleğimde bir devrin bitmesine yeni bir devrin açılmasına yol açmıştı.
4-Bu bilgiler ışığında mevcut sertifika eğitimlerinden tamamen farklı ve işe yarar bilgiler ve yöntemlerle geliştirdiğim ve üzerinde çok uzun yıllar çalıştığım bir eğitim müfredatı hazırladım. İddia ediyorum ve hodri meydan diyorum ki; bu aile danışmanlığı eğitimlerinin ne dünyada ne de Türkiye’de bir benzeri daha yok. Merkezimizde verilen eğitimler çağımızın sorunlarıyla olabildiğince senkronize olacak şekilde yapılandırılmış ve sizi mesleğinizde kısa sürede sizin de azminizle zirveye taşıyacak eğitimlerdir. Gelişi güzel, baştan sağma, günü kurtarmak ve sırf para kazanmak ya da kazanmanızı sağlamak için eğitim vermiyoruz. Bilakis toplumu mikro ve makro ölçekte düzenleyebilecek, toplumsal parçalanmaları ve çözülmeleri durdurabilecek, ülkeyi bir arada tutan aile çimentosunu sağlamlaştırabilecek, bu konularda son derece sorumluluk sahibi olmanızı sağlayacak, alanında son derece yetkin ve söz sahibi, gerçek bir aile danışmanı olarak toplum mühendisliği yapabilecek kişilere yönelik eğitim veriyoruz. Yani gözü gerçekten yükseklerde olanlara, devleti yaşatabilecek ve insanlığı kurtarabilecek güçte olan model insanlara eğitim veriyoruz. Eğer bu şuuru taşıyorsanız sizi eğitimlerimize bekleriz.
5-Merkezimizde verilecek olan bütün eğitimler kişisel gelişim ve kendilik psikolojisi temelinde verilecek çok yoğun ve etkili bir eğitim olduğu kadar sindirmesi biraz zaman alacak ve aklınızı tam kapasite çalıştırmanıza neden olacak zor bilgilerdir. Bu bilgileri sindirdikten sonra kendinizdeki gücü hissettiğiniz zaman bilginin ne kadar keyif ve haz veren bir güç olduğunu deneyimlediğinizde şaşkına döneceksiniz.
6-MEB onaylı klasik sertifika eğitimlerinde ayrı ayrı eğitim paketleri şeklinde verilen birçok eğitim merkezimizde tek parça halinde verilmekte olduğu için eğitim bütünlüğünü de böylece bozmamış oluyoruz, ki bu eğitim için olmazsa olmaz bir şart benim için. Eğitimin zihinde tek parça içinde bütüncül bir yapıda inşa edilmesi, verdiğimiz eğitimlerin hafızadaki kalıcılığı konusunda çok büyük bir öneme sahip olduğunu unutmamalısınız. “Tek bir maliyet ile mesleğinizin her alanına hâkim olabileceğiniz bütüncül bir eğitim programı satın alabilmek piyasa maliyetleri göz önüne alındığında pek mümkün değildir.” Amacımız size evlilik ve aile danışmanlığı mesleğini bütün yönleriyle ve gereklilikleriyle öğretmek. Buradaki en önemli nokta; sizin gerçek bir aile danışmanı olup olmak istemediğiniz konusundaki nihai kararınız ve bu konudaki bizim sizde görmeye ihtiyacımız olan ciddiyetiniz, bilinç düzeyiniz ve sorumluluk duygunuzdur.
BU EĞİTİMİ KİMLER ALABİLİR
1-Özellikle evlilik ve aile danışmanlığı konusunda kendini geliştirmek isteyen aile danışmanları, sosyologlar, psikologlar, psikolojik danışmanlar, sosyal hizmet çalışanları.
2-Sosyoloji, psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, sosyal hizmet bölümünden yeni mezun olmuşlar.